Dostlarım galiba yenilmek bizde alışkanlık yapmaya başlamak üzere, sanırım kendimize çeki düzen vermezsek böyle devam edecek. Bu gün birazda genç arkadaşlarımızın hafızalarında bazı olayların daha net kalması amacıyla, eskilerin dediği gibi darbı mesellerden alıntılar yaparak, dün akşam ve futbol organizasyonun neye hizmet etmesi gerektiğini kendimce açıklamaya çalışacağım.
Öncelikle Tamandualar takımı oyuncularının biraz özeleştiri yaparak, takım olma ve paylaşma konusunda eksiklerini gidermesi gerekir. Nedir bu eksikler diye soracak olursak? Birincisi oyun alanını paylaşma konusunda sıkıntıların olduğu, Şehzat ve Alirıza’nın ters kanatlarda birbirlerinden kopuk oynadıkları, bu arkadaşların istemeden boşalttıkları alanı “ofansif orta saha” oyuncusu Ongan’ın yeteri kadar ve etkin olarak değerlendirmediği, ayrıca inisiyatif kullanması gereken bir oyuncu olmasının temel gereklerini yeteri kadar yerine getirememiştir. Bu oyuncular dün akşamın “Bal Yapmaz Arıları” olarak şekillenmiştir. Kaldı ki forvet hattındaki oyuncular arasındaki uyumsuzluk bariz şekilde ortaya çıkmış oldu. Belki bu durumu açıklamak için en uygun Karıncalar takımının defans oyuncularının başarılı gözükmelerinin beklide en önemli nedeni esame listelerinin 8’erden oluşması ve ikincisi her iki kalecininde Karıncalar takımında yer alması olarak görüldü.
Tamandualar takımının defansif anlayışı ve kurgusu olarak oyunu dengeli şekilde götürmeye çalışmış, ancak kaleci mevkiinde yaşanan sıkıntı nedeniyle sonuç olarak başarısız olmuştur. Tabi burada oyuna libero başlayan, libero olarak bitiren ve takımın ofansif yüküne önemli katkı yapan özcan için bir parantez açmak gerekirse “Ayinesi İştir, Kişinin Lafa Bakılmaz” darbı meseli sanırım bu oyuncu için cuk oturacaktır. Ayrıca, İhsan’ın çalışkanlığı ve Serdar’ın uzaktan şutları sonucu attığı golleride ayakta alkışlamak gerekir.
Ayrıca takımımıza yeni katılan Adem’e hoş geldin diyor ve ona futbolun çok basit bir oyun olduğunu, mantığınında “Al Gülüm Ver Gülüm” üzerine kurulu olduğunu baştan hatırlatmak istiyoruz.
Daha evvelde yazmıştım, Yaşar'dan kaleci olmaz diye. Bu tezimizin doğru olduğu bir kere daha ortaya çıkmış oldu. Bu bizim Yaşar’ın kalecilik yeteneklerinin olmayışından ve bizimde ona bu rolü vermemizden kaynaklanmakta olup, dolayısıyla da sorumluluk onu kaleye geçirenlere aittir. Bende bu konudaki tüm sorumluluğu üzerime alıyorum. Hata bende arkadaşlar.
Bu arada bizi terk eden arkadaşlar arasına sevgili İhsan Aktaş’ta katıldı. Biz İhsan’ı eski Maliye Bakanlarından Kemal Unakıtan’a benzetirdik. Zeki, esprili ve analitik bir arkadaştı. Hoşcakal İhsan, yeni işin ve hayatın sana mutluluk ve huzur getirmesini diliyoruz. Kardeşim nedir bu SGK’dan çektiğimiz deyip konuyu bağlıyorum.
Gelelim Karıncalar takımına, onlarda sahada iyi mücadele ettiler. Haklarını vermek gerekir. Sanırım onlar maçı maç kadroları belirlenirken kazandılar. İzmir Spor’un bir dönem kaleciliğini yapan Özgür’ü kaleye alarak başladılar. İyide etmişler. Maçın sonucuna baktığımız oluşan farkın kaleciden kaynaklandığı açık olarak görüldü. Hani derler ya “Ev Alma Komşu Al” diye gerçekten doğru, bu bizim içinde “Forvet Alma Kaleci Al” halini aldı ve artık Darbı Meseller arasına bunu da eklemek gerekecek.
Defansta oynayan oyuncular Kürşad, İbrahim Üstad ve İbrahim cansiperane olarak kalelerini savunarak, adeta ikinci bir Çanakkale Geçilmez ruhu oluşturulmuştur. Kendilerini buradan tebrik ediyorum. Ayrıca, Kürşad’ın öngörüsünün hala devam ettiği bir kez daha kanıtlanmış oldu. Neydi bu öngörü “Benim Oynadığım Takım Kaybetmez” İbrahim Üstad sanki transfer edilmek üzere izlenen bir oyuncu misali bütün benliği ile oynuyordu. Tamda bu sırada Trabzon’dan gelen ve siyah takım elbiseli bir adam saha kenarında notlar tutmaktaydı. İbrahim ara ara hücuma katkı yaparak takımının skor üstünlüğü elde etmesine yardımcı oldu. Dedik ya bu gün Darbı Meseller günü. “Keskin Sirke Küpüne Zarar” İbrahim! Önce sağlık!
Deniz her zamanki dağınık futbolundaki istikrarını sürdürmüş ve sık sık rakip oyuncularla polemiğe girerek kendisinin bir Denetmen Yardımcısı olduğunu unutmuştur. Yapma Deniz Üstadlarınla top oynadığını unutma. Sanada tavsiyem Önce Sağlık! Murat, bu maçta Tamandualar takımının kalesinde olması gerekirken kendini Karıncalar takımının orta sahasında bulmuş, mücadelesindeki istikrarı güzel bir kafa golü ile süsleyen Murat’ıda tebrik ediyorum.
Murat’ı kendi takımında orta saha oynama organizasyonu yapan Cengiz’i tebrik ediyorum. Bu durumu Cengiz’in “Ali Cengiz Oyunu” olarak değerlendiriyorum. Çünkü Cengiz’in son zamanlardaki tek amacının kazanmak üzere kurulu olduğunu hem dün akşamki agresif mücadelesinden hem de maç kadrolarını oluşturmasından herkes biliyordu. Bizlerde bu duruma bir süreliğine sessiz kalarak yazımın başında ifade ettiğim maç organizasyonun neye hizmet etmesi gereği çerçevesinde hoş görerek Sesiz Kalma Hakkımızı kullanmış bulunmaktayız.
Değerli arkadaşlarım, benim bu yazdıklarımı ancak bu tip organizasyonların içinde yer almadığınızda, sağlığınızda bir problem olduğunda veya bu organizasyonun ne kadar önemli olduğunu kavradığınızda daha iyi anlayacaksınız. Bu işide “Su Akar Kumu Kalır” diyerek bağlayalım.
Metin her zamanki gibi uzaktan şut atmaya bu maçtada devam etmiş ve başarılı olmuştur. Kendisini tebrik ediyor ve başarılarının devamını diliyorum. Tabi Metin’in pozisyonu içinde bir Darbı Meselimiz mevcut olup onu sizinle paylaşmak istiyorum. “Köpeksiz Köyde Değneksiz Gezmek” ancak böyle olur.
Sevgisiz ve Futbolsuz Kalmayın.
Özcan Dönmez
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder