10 Haziran 2009 Çarşamba

HAMAM PARASI OLSUN

Tamandualar ve Karıncalar arasındaki ezeli rekabet devam ediyor. Bu rekabet başladığında "Geleneksel Maçlarımızın Birincisi" diye yazdığımızda bazı arkadaşlarımızın yüzünde bir tebessüm oluşmuştu. Ama artık o tebessüm geride kaldı ve bizde geleneksel maçlara çıkan oyuncular arasında yerimizi almanın gururunu yaşamaktayız. Karıncaya sormuşlar; '' nereye gidiyorsun?'', '' dostuma'', demiş. ''Bu bacaklarla zor'' demişler. Karınca; '' olsun, varamasam da yolunda ölürüm'' demiş.. Yolunda ölünecek dostlara...

Gelelim maçın değerlendirmesine. Öncelikle takımların sahaya dizilişlerini ve yıldız durumlarına bir göz atalım.

Tamandualar:
Murat *** Akyürek **** Özcan *** İbrahim Işık *** Adem *** Cengiz*** Deniz*** Şehzat ***

Karıncalar:
Özgür ** İbrahim Üstad ** Selahattin** Serdar** Alirıza** Erdinç** Metin**

Maç İstatistikleri

Tamandualar Karıncalar
40 Pozisyon 60
92 İsabetli Pas 124
22 Toplam Şut 15
21 İsabetli Şut 8
1 Penaltı 2
28 km Toplam Koşma 20 km

Destek Verenler: Şebnem **** Yıldız****

Karıncalar, futbol kariyerlerini bildikleri oyuncuları kendi takımlarına (Ongan'ında gelmemesini bahane ederek) monte ederek başladılar. Sanırım akıllarında bu akşam rahat bir galibiyet alacağız düşüncesi hakimdi. Ama Tamandualar ellerindeki malzemeyle helva yapılabileceğini biliyorlardı. Maç öncesinde İbrahim Işık'ın kadroları gördüğünde yüzünde oluşan inançsızlığı erken tespit eden takım kurmayları, oyunculara futbolun temel mantığı olan "Al Gülüm Ver Gülüm" ilkesini bir daha anlattılar, takım arkadaşlarına paylaşma inancını aşıladılar ve kazanma stratejisi oluşturdular. Ey Karıncalar "Evdeki Hesap Çarşıya Uymaz" atasözünü hatırlayın ve bunu unutmayın.

Karıncalar takımının Avrupa'dan transferi! Selahattin ve hangi şampiyon takımdan geldiği anlaşılmayan Erdinç'in maçın başlarında ne yaptığını anlamak mümkün olmamış, bu iki oyuncu Tamandualar takımının ihtiyar liberosu Özcan'ı ufak tefek görünce "Karamürsel Sepetine" benzetmiş olacaklar ki ellerini kollarını sallaya sallaya hücum etmeye çalışmışlar, papucun pahalı olduğunu ancak ikinci yarıda anlamışlardı. Ama "Atı Alan Üsküdarı Geçmişti."

İbrahim Üstad, senin iyi oynaman için illaki siyah takımlı ve kimliği belirsiz menejerin seni izlemesimi gerekir?

Tamandualar takımında yer alan Deniz her zamanki oynadığı oyunu oynadı, ancak vurduğu her top gol oldu. Bu durumun toptan kaynaklandığını ileri süren ve Deniz'i çekemeyen rakiplerine ne demeli?

Gecenin en güzel hareketlerini sanırım Murat sergiledi, "Beşikten" yediği gol ve "Acı Burun" ile attığı gol geceye damgasını vurarak en güzel hareketler arasına girmiş oldu.

Bir parantezde Metin'e açmanın zamanı geldi sanırım. Maç içinde etkisiz kalan Metin, son vuruşlarda kalecileri ve savunma oyuncularının sağlıklarını düşünmeden dahi "Acımasızca" vuruşlar yaparak etkisizliğini onlardan çıkarmak ister gibiydi.

Kürşad'ın kehaneti her zaman olduğu gibi tutmaya devam etti. Artık bir kehanetten ziyade fiili durum haline geldi. Sanırım takımlar bundan sonraki maçları kazanmak için, Kürşadın kendi takımlarda yer almasını sağlamak için mücadele edecekler. Bence Kürşadın oynadığı takımın yenilmemesinin nedenini soyadında aramak gerekir. Soyadı gibi kendisi Akyürek, yani temiz kalpli arkadaş. Söz Akyürekten açılmışken Şehzat'la arasındaki farkın ne olduğunu merak etmişinizdir. Öncelikle Akyürek, Şehzat'ın ev sahibi. Ama asıl fark şurada, her ikiside sırayla Tamandualar takımının kalesini korudukları süre içinde yedikleri goller ve takıma verdikleri güvende yatmakta.

Bir diğer önemli hususta "Alirıza'nın Uğursuzluğu" kavramının kafamda yer etmeye başlaması. Bu düşüncemi arkadaşlarla paylaşmaya başladığımda "Evet Yaa","Onun Yer Aldığı Takımlar İflah Olmuyor" ve "Kademsiz" gibi yakıştırmaların yapılmaya başladığını gördüm. Alirıza kendine dikkat et kardeşim. Git "Kurşunmu Döktürüyorsun" yoksa "Dilek Ağacına Bezmi Bağlıyorsun" bir şeyler yap. Senin yüzünden ne ocaklar söndü bundan sonra bari sönmesin.

Sizlerle zaman zaman yerel futbol tabirlerini paylaşıyorum. Bunlardan bir taneside yazımın başlığını oluşturan "Hamam Parası Olsun" kavramını anlatacağım. Mahalle maçlarında iki takım oyuncuları arasında yaşanan tartışma sonucu laf kalabalığı ile söylediğini yaptırarak (özellikle gol pozisyonları için) netice elde edilmesidir. Tartışmadan bıkan taraf "Hamam Parası Olsun" diyerek karşı tarafın dediğini kabul etmesidir. Bu durum dün gece aynen bire bir yaşanmıştır. Şöyleki, yakın mesafeden suratına gelen topla yere yıkılan Cengiz'in bu durumunu gören Tamandualar takımı oyuncuları arkadaşlarına yardıma koşarken, Karıncalar takımının uyanık oyucusu! Erdinç'in girişimiyle gol atıldı. Bu gol skorda sayılmış oldu. Haliyle Tamandualar bu sakatlıkta yaşanan duyarsızlığa dayanamayarak itiraz ettiler ancak bir sonuç çıkmayınca bu gol size "Hamam Parası Olsun" diyerek hem tepkilerini dile getirdiler hemde kaderlerine razı oldular.

Dün gece bir daha görüldüki Takım olmak başka bir şey Yıldız Oyuncuların bir arada olması başka bir şey.Oyuncular sorumluluklarının bilincinde ve sahada paylaşma becerilerini en üst noktaya çıkardıkları sürece takım olma yolunda mesafe almış olacaklar. Bu konuyuda "Sevgi ve Bilgi Paylaştıkça Büyür" diye bağlayalım.

Son söz dün gece bizlere hem teknik hemde motivasyon anlamında destek olan taraftarlarımız Şebnem ve Yıldız'a teşekkür ediyor ve devamını diliyoruz.

Sevgisiz ve futbolsuz kalmayın.


Özcan Dönmez

Hiç yorum yok: