Yenilence yazmak zor olur. Ama yinede bir şeyler kaleme alarak tarihe not düşmek gerek. Yenilen takım oyuncuları üzerindeki psikolojik travma devam ettiği için hem saha içinde hemde saha dışında sıcağı sıcağına maç üzerine konuşmak, özellikle sonraki maçların kazanma stratejilerinin oluşturulması adına vaz geçilmez bir gerekliliktir. Bir başka açıdanda maç sonrası konuşmak psikolojik terapinin bir bölümüdür ve mutlaka yapılmalıdır. Dedik ya DeTeSe ne zaman takım olur diye. Bu sorunun cevabını bulmak amacıyla ve bir mit'ten esinlenerek yazıma devam etmek istiyorum.
Karıncaya sormuşlar; '' nereye gidiyorsun?'', '' dostuma'', demiş. ''Bu bacaklarla zor'' demişler. Karınca; '' olsun, varamasam da yolunda ölürüm'' demiş...
De Te Se'de takım olma yolunda karınca misali yürümelidir. Maç üzerine çok fazla tekinik analiz yapmak istemiyorum. Ama yinede bazı hususların altını çizmek gerekir. Halı sahada top oynamak ayrı bir iştir. Buranın gerçekleri vardır.
Nedir bunlar?
Birincisi "paylaşmak" Bunun içini doldurmayı sizlere bırakıyorum.
İkincisi "haddini bilmek" Bunu biraz açıklamak gerekir. Bazı oyuncu tipleri vardır. Bunlar bir şeyleri düşünürler, ancak fizikleri müsade etmediği için futbolun gerekli varyasyonlarını macera arayarak gerçekleştirme peşindedirler. Kendi sahalarına geçmeyi zul sayarlar. Orta sahada ve forvette kısa ama yalancı koşular yaparak adam kovalarlar. Çalım sevdaları üst düzeydedir. Çoğunlukla gözleri az görür ve kulaklarıda az duyar. Pas istediğiniz zaman, pozisyonun devamında ilk söyledikleri cevap "görmedim" veya "duymadım" dır. Arkadaş "hem görmüyorsun hem duymuyorsun sen ne iş yaparsın." Yoksa bizler sizleri maçlara çağırarak kendi bindiğimiz dalları mı kesiyoruz? Bu tiplerin bir özelliği daha vardır. Defansif oyun kurgusunun nasıl olması gerektiğini çok iyi bilirler. Yenen golden sonra hemen "şu adama iyi basın" veya "hep yerini kaybediyorsun" gibi eleştirilerle kurgunun bozulduğunu ve bu durumun da senden ileri geldiğini ima ederler. Defanstan top çıkmayıncada "iki top yapamıyorsunuz" diyede hücuma bu anlamda destek olunması gerektiğinide ayrıcada belirtirler. Onlar ofans için yaratılmışlardır. Ama her zaman gol kaçırma, adam görememe, ses duymama ve koşmama lüksleri vardır.
Bir üçüncüsüde "kendini sahada ifade etmek" tir. Bu hem yeni kurulmuş takımlarda hemde takıma yeni dahil olan oyunculara verilmesi gereken bir şanstır. Bunu yapmak takımın eski oyuncularına düşmektedir. Bu öz güven takım ruhunun oluşumuna veya takım ruhunun daha yukarılara taşınmasına katkı yapacağı kesindir.
Belki dördüncüsüde "kondüsyon" olabilir. Yine bu durumda oyuncuların içini doldurması gereken husus olarak gözükmektedir. Kimseye her gün şu kadar antreman yap, eksiklerini gider deme şansımız yok.
Gelelim takım tertiplerine;
Aşkın **** Mustafa *** Cengiz *** Ali *** Mehmet *** Orhan *** Mustafa Bektaş ****
DeTeSe
Ayhan ** Özcan ** Serdar ** İhsan *** Metin *** Ongan ** Cengiz**
Dediğim gibi, bu gün kadrolar ve maç hakkında teknik analiz yapmayacağım. Ama İTKİB'in kalecisi Aşkın ve Mustafa Bektaş'a bir parantez açmak istiyorum. Maçın adamının Aşkın olduğu ve Mustafa'nında fiziğinden beklenmeyen performansı göstermesi gecenin rengiydi. DeTeSe takımının kalecisi Ayhan için zor bir akşamdı hem maç anlamında hemde İstanbul'dan ayrılarak Ankara'da çalışmaya başlıyacak olması anlamında. Kendisine Enerji Bakanlığındaki yeni görevinde başarılar diliyorum.
Yolun açık olsun Ayhan.
Tekrar İTKİB futbol takımını tebrik ediyor ve onlara moral desteğini esirgemeyerek bu şovun bir parçası olan Mete SERDENGEÇTİ'ye teşekkür ediyorum.
Özcan DÖNMEZ
1 yorum:
selam. bölgedede bir takım oluşturmusunuz. ne güzel bizde ahmet beyle burada ekip oluşturduk her hafta çarşamba akşamları oynuyoruz.Bu seneki müsteşarlık turnuvası için taşra teşkilatları olarak bir takım oluşturup turnuvaya katılalım ne dersin olabilirmi?
Yorum Gönder