“Düşünüyorum, o halde varım” veya “Düşündüğüm kadar ve düşündüğüm sürece varım” gibi önermelerden esinlenerek geliştirdiğim, felsefe mi, psikoloji mi olduğu tartışmalı “Kaybediyorum, öyleyse varım” yaklaşımı biraz abartılı olabilir. Kazanma arzusu, çekişme, heyecan olmazsa olmaz. Yoga yapmıyoruz, futbol oynuyoruz (en azından oynamaya çalışıyoruz) sonuçta. İşin içinde elbette yarışma var. Ama hep beraber eğlenme duygusunun yerini yarışmadan öte adeta birbirimizle savaşma duygusu almamalı, yıllardır devam eden bir gelenek başlangıçtaki ruhunu kaybetmemeli diye “Düşünüyorum”.
Resmi açıklamaya göre maç kadroları, Şehzat Sümer ve İbrahim Çulhaoğlu tarafından hazırlandı. Çok da yanlış sayılmaz; benim şahsen, bizzat, kendim olarak tek bir isim bile seçmemiş olmamı göz önüne almazsak. Ama, Şehzat Sümer’in sözü benim sözümdür, kararı benim kararımdır. Dolayısıyla resmi açıklamaya itirazım yok. Şehzat Sümer’in, dengeli kadrolar olmadığı zaman maçların tatsız olduğu fikrinden yola çıkarak kadro seçimlerini ne kadar isabetli yaptığı, maçın tarihin en çekişmeli maçlarından biri olmasıyla kanıtlandı.
Ne anlattığını pek hatırlamadığım ama, bir ressam elinden çıkmış gibi duran düşsel sahneleriyle zihnimde iz bırakan Kaplan ve Ejderha filminden esinlenerek -hiçbir alt anlam yükleme kaygısı olmaksızın - takımlara isim verdim. Oyunculara dağıtılan yıldızların ardında derin futbol bilgisi, özel oyun okuma yeteneği gibi iddialar olmadığını söylemeye gerek var mıdır, bilmiyorum. Hatta ortada bir objektiflik iddiası bile yoktur. Tahmin edebileceğiniz gibi, bu yıldızlar gökyüzünden düşler sahnesine rastgele dökülmüştür.
Kaplanlar :
Cengiz***, Mücahit****, Nesim****, Emre***, Ergün***, Köksal***,İbrahim**,Tuğrul***
Ejderhalar :
Erdinç***, Şehzat***, Murat Ovalı***, Murat Sabuncu**, Şükrü**, Bertan***, Özgün**, Ali Rıza**
Şehzat Sümer, kadro dengesini Kaplanlar iyi savunma, Ejderhaların iyi hücum takımı olacağı varsayımı üzerinden kurmuştu.
Kaplanlar, Cengiz Üstünel’in top tutma özelliğinin de katkısıyla oyunu rakip yarı sahaya yığdılar, ancak kalabalık rakip savunmayı aşmak çok kolay olmadığından golleri daha çok uzaktan şutlarla buldular. Bu uzaktan şutların ve gollerin yüzde doksanı da gecenin yıldızı Mücahit Öztürk tarafından atıldı. Özellikle, Erdinç Türker’in kalesine vurduğu ve doksandan gol olan şut görülmeye değerdi. Emre Koskuoğlu’nun çataldan dönen topu da akılda kalan sahnelerden biriydi. Ergün Eyüboğlu, her zamanki gibi defansın sigortası rolünü oynadı. Sahada basmadık yer bırakmayan Nesim Karaduman, maçı noktalayan golü atarak performansını taçlandırdı.
Ejderhalar organizasyon yetersizliğinden mi, rakip savunmanın dayanışmasından mı bilinmez hücumda dağınık bir görüntü çizdiler. Şehzat Sümer artık imzası haline gelen arka direk gollerinden iki tane attı. Erdinç Türker, kaleden forvete sahanın her yerindeydi. Murat Ovalı, takımının dinamizm kaynağıydı.
Bir Kaplanların, bir Ejderhaların öne geçtiği, farkın hiç açılmadığı, çekişmeli bir maç oldu. Skor, 7-6 olarak kayıtlara geçebilir. Kimin kazandığının fazla bir önemi yok. Çok klişe ama, dostluk kazanmalı.
İbrahim ÇULHAOĞLU
1 yorum:
Rakip blog olarak naçizane bizim blogda parmaklarınızı yormaya davet ediyoruz.Hatta aynı hafta 2 blogda da yazarsınız siz.
Saygılar.
Top yuvarlaktır ve maç 60 dakika sürer, gerisi teorilerden ibarettir.
Yorum Gönder