31 Mart 2011 Perşembe

YUFKA YÜREKLİ İRLANDALI

Saatlerin ileri alınmasıyla beraber gün ışığında futbol oynamaya başlayan DTS ekibinde gözle görülür bir performans artışı vardı. Geçen haftalara göre hem  pas sayısında  hemde yardımlaşma niyetinde bir yükseliş gözlenmekteydi. Ama futbolun hatalar oyunu olduğu bir kez daha gözler önüne serilmiş oldu. Eğer iyi savunma yapar ve yardımlaşarak boş alanları kapatırsan başarılı olman o derece yüksek. Bunlarla beraber belkide en önemlisi oyun planına sadık kalmak. İlk yarı dağılan Tamandualar oyun planı ve yardımlaşmadan uzaklaştıkları için Karıncaların bireysel yetenekli oyuncuları ön plana çıkarak skoru kendi lehlerine değiştirdiler. Birde bireysel hatalar ve futbol şansı eklenince, Tamandualar sahada tanınmaz hale geldiler. 

İkinci yarının başlamasıyla beraber oyun anlayışını değiştiren Tamandualar, Ergün ve Şehzat'ın defanstaki üstün gayretine Nesim ve Özgün'ün forvetteki üretkenliği eklenince sahada vermiş oldukları mücedelenin karşılığını almış oldular. Tamanduaların dokuz kişi oynamasının kime yararı olduğu konusunda ise  tartışmalar bir süre daha devam edecek gibi gözüküyor. Bir maçta üç penaltı iddasını fiiliyata geçiren Cengiz ÜSTÜNEL, dün akşam kazanılan penaltı pozisyonu ve atışında neden bu kadar yufka yürekliydi hala anlamış değiliz. Yoksa içimizdeki İrlanda'lılardan birimiydi acaba? 

Karıncaların defansında mücadele eden Şükrü, Bertan ve İbrahim'de ellerinden gelen gayreti göstererek geceye renk kattılar ama ikinci yarı orta sahadan yeteri kadar destek alamayınca bir çok pozisyonda çaresiz kaldılar.

Tamandualar:

Özcan ** Şehzat **** Alirıza *** Nesim *** Özgün *** Ergün **** Cengiz ? Murat Sabuncu *** Emre ***

Karıncalar:

Metin ** Mücahit *** Murat ** Bertan *** İbrahim *** Şükrü *** Adem *** Çağrı ***

Tamandualar 6-2 geriden gelip oyunu özellikle ikinci yarıda kontrol ederek 7-7 ye getirdiler. Bu beraberlik Tamandualar için bir galibiyet kadar değerliyken, Karıncalar için ise mağlubiyet kadar üzücüydü.

Gecenin akılda kalanları ise, Ergün'ün üç topu üst üste çıkarması, Cengiz'in Özcan'a yaptığı asist, Nesim'in korner atışından bulduğu gol ve Mücahit'in defansın arkasında topla buluşarak attığı gol.

Sevgisiz ve futbolsuz kalmayın

Özcan DÖNMEZ

22 Mart 2011 Salı

UMUT FAKİRİN EKMEĞİ

Abilerimiz futbol oynarken, beklerdik kalenin arkasında veya sahanın kenarında topu getirmek hevesiyle. Yarış yapardık bir birimizle kim getirecek topu diye, çünkü onlar siboplu ve kuyruk yağı ile derisi güçlendirilmiş futbol topu ile oynarlardı. O topa dokunmak, azda olsa topu sürmek ne müthiş bir duyguydu. Bazen oyuncu eksik olduğunda kaleye alırlar gol yememek için üstümüzü başımızı parçalar ve büyüklerin gözlerine girmek için her şeyi yapardık. Abilerimizin bazılarına çok güzel çalım attığı için, bazılarına da etkili şut attığı için imrenirdik. Kale direkleri olmadığı için çok tartışma çıkardı "taş üstü" diye. Belkide şut çekenler pısırık yetişti tartışma olmasın diye hep kalenin ortasına vurdular. Sonra takımlar kurduk. Şimdiki zaman gibi değilki hazır forma alasın. Bizde toz boya alarak beyaz fanilalarımızı kırmızıya boyadık. Arkasında eğri büğrü dikilmiş numaralar. Ama güzeldi ve anlamı çok büyüktü. Çünkü artık takım olmuştuk. Takım olana kadar çok top getirdik kale arkasından, saha kenarından.

Bir an gözümde canlandı çocukluk yıllarım dün akşam. Kendimi gördüm gençlerde. Bir hafta önce oynanan maçta alınan malubiyet sonrası, takım içinde bir abiye ihtiyaçları olduğunu gündeme gelince tabiki hayır diyemezdim. Ama Tamandua takımın boyunun ölçüsünü almak için pusuya yatmış bir Cengiz ÜSTÜNEL vardı. Ama nafile bir çabaydı.  Karşılarında takım olma yolunda çaba gösteren gençlerden kurulu dinamik bir takım vardı. Sonuç tabiki beklenen sondu. Oyun ise beklenen sondan daha acımasızdı. Her şey vardı sahada. Yardımlaşma, paylaşma, alan savunması, belkide en önemlisi etkili hücum ve fantastik goller. Birde yeşil yelekleri giyerek birde jest yapmışlardı üstelik. Kimse bu jeste ilgi göstermemişti, zaten ilgi görmek içinde yapmamışlardı. 

Tamandualar:

Özcan **** Ergün *** Şükrü ** Mücahit ** Murat Ovalı ** Bertan *** Alirıza ** Emre *** Çağrı ****

Karıncalar:

Metin ** Cengiz * Erdinç ** İbrahim * Gökhan ** Adem * Murat Sabuncu * Özgün * Şehzat *

Sonuç yazmıyorum, başınız üstündeki yıldızlara bakmanız yeterli olur diye. Ama dün gecenin yıldızı sanırım Özcan'dı. Hem mücadelesi hemde attığı goller hafızalarda yer alacak düzeydeydi. Karıncalar attıkları gollere! takım olarak çok sevinerek takım bütünlüğünü ön plana çıkarmaya çalışmaları görülmeye değerdi. Bizim oralarda bir laf vardır. "Umut fakirin ekmeği" diye. Sakın umudunuzu kaybetmeyin ve hayallerinizin peşinden koşmaya devam edin.


Futbolsuz ve sevgisiz kalmayın.


Özcan DÖNMEZ

Not:Dün akşamki  mücadelenin gerginliği ve öneminden dolayı rakip takımdaki arkadaşlarla girdiğim tartışmalardan dolayı özür diliyorum. Birde son attığım golden dolayı. Bana yakışmadı oyunu bırakan takıma bunu yapmamam gerekirdi.

16 Mart 2011 Çarşamba

GENÇLİK BAŞIMDA DUMAN

GENÇLİK BAŞIMDA DUMAN
Uzun bir aradan sonra ilk defa hava ve zemin şartlarının futbola uygun olduğu ılık bir İstanbul akşamında yeni topları eşliğinde buluşan DTS’liler, Çobançeşme Arena’nın yeşil polyesterine kadroların temel taşı Özcan Dönmez’den yoksun olarak çıkmıştı. Takımların orta yuvarlak etrafında “Gençler” ve “Daha Az Gençler” olarak ayrılmasıyla birlikte DTS ligi tarihinde belki de ilk defa Tamandua – Karınca çekişmesini tam anlamıyla sahaya yansıtacak kadrolar şu şekilde oluştu:
Tamandualar:
Cengiz*** / Metin*** / Erdinç*** / Ergün*** / A. Rıza*** / Özgün*** / İbrahim*** / M. Sabuncu***
Karıncalar:
Bertan** / M. Ovalı*** / Çağrı*** / Emre** / Şükrü** / Köksal*** / Nesim** / Mücahit**
 Maçın başından itibaren iyi organize olan Tamanduaların hatlar arası dengeyi de oturtması ile birlikte Cengiz Bey’in şık asistleri eşliğinde (evet.. doğru okudunuz!) ilk goller geldi. Bundan sonra da kurduğu dengeli oyunu maçın bütününe yayan Tamandualar, zaman zaman  devreye giren şans faktörünün de etkisiyle farklı galibiyete uzandı. Tabi ki bir tarafın şansı her zamanki gibi diğer tarafın şanssızlığından kaynaklanıyordu ve bu sadece şanssızlıktan ibaret olsa Karıncalar daha normal bir yenilgi alarak sahayı terk edecekti; fakat şanssızlık Mehmet Ali Erbil’in programlarında yarışmacılara “Evde sular mı kesik?” diyerek takıldığı boyutta olunca, yer yer maça 5 dakikalık abdest molası verilmesi gündeme geldi. Topun bir takımı sevmemesi denilen hadise bu olsa gerekti. Karıncalar özellikle M. Ovalı ve Çağrı Beylerin bütün çabalarına rağmen içlerine Guiza girmişçesine bir türlü çerçeveyi tutturamadılar. Son pozisyonda Emre Bey’nin çektiği ve direkten dışarı çıkan pozisyon sonrasında Ergün Bey’in “Yahu şu topa bi türlü şöyle vuramadınız” diyerek kendi kalesine çektiği şutun da dışarı çıkması Karıncaların bu genel şanssızlığını özetler gibiydi.
Ama bu durum Karıncalar’ın maçı kaybetmesine neden olan dosyanın sadece kapağıydı aslında. Liderden yoksun takımda Mücahit Bey’in organize etmeye çalıştığı  Karıncalar bir türlü hatlarını oturtamadı ve sahanın yüzde yüz gereği olan geri dönüşlerde başarılı olamadılar, yani ters ama doğru bir tabirle ifade edersek ileride azalamadılar. Karıncaların attığı gollerin kaleyi bulan şutlara oranının bu kadar düşük kalmasında Tamanduaların defansının zaman zaman 50 cm bandına kadar düşürdüğü kademe anlayışı ve Ergün Bey’in kaleye ördüğü etten duvar da etkili oldu. Ard arda kaçan goller sonrasında da Tamandua defansı adeta Kanije savunmasına dönüşmüştü. İleride de başta Metin Bey’in kurduğu verimli oyun ile Erdinç Bey’in ön libero kavramını tanımlayan yerinde çıkışları sayesinde Tamandualar haklı ve farklı galibiyete uzandılar. Maçın unutulmaz anları arasında ise şüphesiz Erdinç Bey’le Ergün Bey’in el ele Tamandua kalesine bıraktıkları gol birinci sırada yer aldı.
Genel olarak maça bakıldığında, maçın oynandığı güzel hava şartlarına uygun şekilde ter atmaya yönelik, pozisyon açısından zengin fakat oyun kalitesi açısından vasatın biraz üzerinde bir oyunun ortaya çıktığı gözlemlendi. 
Emeği geçen herkesi tebrik ediyor ve “futbol ve sevgiyle kalmanızı” diliyorum.
Murat SABUNCU

11 Mart 2011 Cuma

BİRAZ GÜLELİM

BAŞKASI ÇARPAR

Kadın doktora gittikten sonra eve gelir ve kocasına müjdeyi verir,
- Hamileyim!
Adam şaşkınlık içerisinde;
- İmkansız! Ben hep dikkat ederim.
Adam emin olmak için doktoru ziyaret eder;
- Anlayamıyorum doktor, dikkat etmiştim.
Doktor cevap verir;
- Bakın bayım, bu olay araba kullanırken dikkat etmeye benzer. Siz dikkat edersiniz ama başkası gelip çarpar!!!

KAYIP ARANIYOR

Temel ile Dursun karılarını kaybederler. Sokakta karılarını ararken karşılaşırlar; Temel ;
- Ula Dursun ne iştir gecenin bu vakti?
Dursun ;
- Ula bizim hatunu kaybettuk oni areyirum .
Temel ;
-Benimki de kayiptur. Karilarimizu birbirimize tarif edelum sonra ayrilup, arayalum. Zaman kazaniruz demiş.
Dursun, kabul etmiş ve karısını tarif etmeye başlamış,
- 1.75 boylarinda, ustünde kirmizu body, altinda da kirmizu minu etek var.. senin ki?
Temel ;
Boşver uşağum benimkinu, seninkinu arayalum..

İDRAR TAHLİLİ

Temel hastaneye gitmektedir. Hastane girişinde birinin ağladığını görür. Yaklaşır ve sorar:
- "Hayrola hemşerim! Neden ağlıyorsun?"
Adam:
- "Kan tahlili yaptırmaya geldim. Parmağımı kestiler!" der.
Bunu duyan Temel daha şiddetli bir şekilde ağlamaya başlar.
Bu sefer susan adam, Temel'e sorar:
- "Hemşerim, sen niye ağlamaya başladın?"
Temel: - "Ben" der, "idrar tahlili yaptırmaya geldim."

İŞ KADINI

Arkadaşları çok çapkın olan işadamını bir düzene sokmak ve evlendirmek isterler.
Sonunda uygun bir hanım bulup işadamına haber verirler.
Ama işadamı kadını yatakta denemeden evliliğe yanaşmaz.
 "Ben işadamıyım. Numune görmeden böyle bir işe karar veremem."
Mesaj kadına iletilir ve cevap gelir;
"Ben de işkadınıyım. Numune veremem ama istediği kadar referans gösterebilirim."

2 Mart 2011 Çarşamba

BİR KORNER ÜÇ PENALTI

Öncelikle Mart ayının bu soğuk akşamında orada olma cesareti ve isteğini gösteren arkadaşlara teşekkür ederek başlamak istiyorum. Sonra Şükrü var tabiki. Her hafta organizasyona büyük emek veren. Bu arada ulaşım konusunda kahrımızı çeken Cengiz, Ergün, Erdinç ve Şükrü'ye de ayrıca teşekkürler. Gerçekten dün akşam  havanın soğuk olması yetmezmiş gibi, birde rüzgarın şiddeti hem oyunu hemde oyuncuları olumsuz olarak etkiledi. Ama oyun son derece güzel ve çekişmeli oldu. Bunda hem takımların denk oyunculardan kurulması hemde sahaya alışma konusunda oyuncuların kendini geliştirmesi etkendi.

Tamandualar:

Özcan *** Erdinç *** Şehzat *** Bertan *** Şükrü **** Adem *** Alirıza *** Murat Ovalı **** Çağrı ***

Yeni Tamandualar:

Metin **** Cengiz *** Özgün *** Nesim *** Ergün **** İbrahim *** Emre *** Köksal *** Murat Sabuncu ***

Maç kadrolarına ve yıldızlara baktığınızda sanki hava durumu raporuna benziyor. Hava açık ve bulutsuz olduğu için yıldızları bu kadar çok ve net olarak görmek mümkün. Şakası bir yana ama dün akşam gerçekten fark yaratan oyuncular vardı ve onlara haklarını teslim etmeye çalıştık. Metin, Murat Ovalı, Ergün ve Şükrü'ye hem oyuna yaptıkları katkı için hemde diğer arkadaşlarına yaptıkları katkı için teşekkür etmek gerekir. Ama bu anlayışa sahip oyuncuların artması dileği ile konuyu bağlayalım.

Dün akşamın şüpesiz ki en şansızı Bertan'dı.Sanki topla kolları arasında manyetik bir alan vardı ve her top elini veya kolunu buldu. Penaltı atışları, Bertan'ın elinden ziyade Cengiz ÜSTÜN_EL'in kaleminden çıkan senaryolardı. Bazen oyunda hır çıkmasın diye bu diyardan gitmemeyi uygun bulmak daha anlamlıydı.

Oyunun bereberlikle başlayıp berabere sona ermesi, oyununda ne kadar çekişmeli geçtiğinin bir göstergesiydi. Maç içinde skorunda dengeli geçmesi, takımların mücadele ruhundan kaynaklandı. Aslında her iki takımda kazanmak ve oyunu güzelleştirmek adına olumlu hareketler yaptılar. Özellikle hücum organizasyonlarında  takımlar güzel goller buldu. Ama Yeni Tamanduaların şanslı günlerinde olması özellikle sonucu etkileyen faktörlerden biriydi. Takımların mutlaka takım savunmasını geliştirecek önlemleri alması ve özellikle adam paylaşma konusunda daha dikkatli olması gerekir. Hem savunmada hemde hücumda oyuncularda bir ilerleme kaydedilmekte, ancak oyun sistemine bağlı kalmakta taviz verilmemesi şartıyla.

Bu hafta ceza tahtasına Mücahit ve Deniz'i, haftanın fedekarına da Cengiz'i ekleyerek yeni bir uygulama başlatıyorum. 

Sevgisiz ve futbolsuz kalmayın.
Özcan DÖNMEZ