DTS Ligine verilen kısa aradan sonra tazelenmiş kadrolarla ve yeni evimiz Çobançeşme Arena’da yapılan üçüncü maçta, nispeten ılıman bir İstanbul akşamında beraberdik. Kadrolar, bir önceki maçta sezonun başından beri taşıdığı namağlup unvanını kaybeden ve bir önceki maçın yazısında, artık klasikleşmiş olan “Tamandua” tanımını cömertçe rakip takıma atfeden Özcan Dönmez’in riski düşük sağlam takım anlayışı ve Q7 Adem ve çetesinin gaza gelerek verdiği birlik mesajları hattâ galibiyet yeminleri çerçevesinde şu şekilde oluştu:
Tamandualar:
Özcan / Cengiz / Erdinç / İbrahim (Dk. 23 – Platon ) Ali Rıza / Emre / Nesim / M. Ovalı / Yâdin
Ex-Tamandualar:
Metin / Ergün / Mücahit / Adem (Dk. 5.20.36– Casper) Köksal / Şükrü / İsmail / Bertan / M. Sabuncu
Özcan / Cengiz / Erdinç / İbrahim (Dk. 23 – Platon ) Ali Rıza / Emre / Nesim / M. Ovalı / Yâdin
Ex-Tamandualar:
Metin / Ergün / Mücahit / Adem (Dk. 5.20.36– Casper) Köksal / Şükrü / İsmail / Bertan / M. Sabuncu
Maça Beşiktaş’ın yıldız oyuncusu Quaresma gibi hızlı başlayan bizim Q7 Adem maalesef batının kötü yanlarını da alarak Quaresma gibi erkenden sakatlandı ve sahada bir varmış bir yokmuş şeklinde devam ederek kafaları karıştırdı. Ama maça damgasını vuran asıl sakatlık, İbrahim Bey’in Mücahit’le girdiği ikili mücadele sonucunda yere düştüğünde kafasının yere çarpmasıyla yüreklerin ağza geldiği pozisyon oldu. Neyse ki benzer olaylarda tecrübeli olan Özcan Bey ve Mücahit Bey’in yerinde müdahalesi sayesinde İbrahim Bey, kenardan izleyerek devam etmek zorunda kaldığı filmde yer alan kopukluklarla bu badireyi atlattı. Bundan sonrasını, olay gecesinde Deniz Beyle birlikte maç hakkında konuşturarak bilincini açık tutmaya çalıştığımız İbrahim Bey’in ağzından aktarıyorum:
“Maçın 23. dakikasından sonrası gerçek üstü bir sahneydi benim için. Oyuncular Alice Harikalar Diyarı karakterleri gibiydi. Şık paslar ve seri çalımlarla fantastik goller gördüğümü hatırlıyorum. Mantık ve fizik kurallarına aykırı gibi görünse de varlığımın -1 yokluğumun +1 olduğunu hissettim. Ben çıkınca –eğer gerçekten çıktıysam- takımın tamamlandığını gördüm. Benim için hafızalardan silinmeyecek bir maçtı... çünkü aslında hiç kaydedilmedi!”
Maçın geneline bakılacak olursa önceki iki maçta hava şartları nedeniyle “soğuktu zincir” diye güzel görüşle yorumlanabilecek maçlar, bu maçta yerini bariz bir şekilde -başlıkta belirtildiği gibi- “kopuktu zincir”e dönüştü. Hatlar arasındaki kopukluk orta saha mücadelesinin düşük olduğu dengesiz bir maç yaşanmasına neden oldu ve - Ergün Bey’in karşı takımda olması durumu hariç- fizik üstünlüğü bulunan Tamandualar rahat bir galibiyet elde ettiler. Yenildikten sonra yazmak zordur ama son 6 maçtır hep yenilen takımda olduğum için objektif bir gözlemle Çobançeşme Arena’da oynayacağımız maçlarda ofsayt kuralı uygulanmasını ve çizgi hakemi olarak da artık sahada yenilgi faktörü olduğum bilimsel bir gerçeğe dönüştüğünden dolayı kendimi öneriyorum.
Son olarak aramıza ilk kez katılarak verimli futboluyla göz dolduran Yâdin olmak üzere Tamanduaları ve maçta ter döken herkesi tebrik ediyor, İbrahim Bey’e büyük geçmiş olsun diyorum.
NOT: Maç sonra İbrahim Bey’e verilen berenin sahibi tespit edilememiştir. Bu yazı vesilesiyle bere sahibi arkadaşın İbrahim Bey’e ulaşmasını duyuruyoruz. Ayrıca kişisel notum olarak İbrahim Bey’in bilincini canlı tutmak için olay gecesi izlediğimiz “Kırmızı Keman” filminin +120 derece sıcaklıkta ve çocuklar başta olmak üzere bütün aile fertlerinin erişemeyeceği bir yerde muhafaza edilmesini tavsiye ederim.
Yazan: Murat SABUNCU
Sanat Danışmanı: İbrahim ÇULHAOĞLU
2 yorum:
Öncelikle berenin sahibi olarak, bundan sonra İbrahimin kullanmasında hiç bir sakınca görmüyorum. Ayrıca, Cengiz, Ergün ve Erdinç'e sağladıkları lojistik destekten dolayı DTS camiası adına çok teşekkür ediyorum.
Özcan DÖNMEZ
Maç esnasında yaralarımı berelerimi sarmasının yanısıra bundan sonraki maçlarda başımı koruması için uğur olarak taşımaya karar verdiğim "bere" jestinden dolayı Özcan Dönmez'e teşekkür ediyorum. Kritik saatlerde beni müşahade altında tutarken "Kırmızı Keman"ı izlemek gibi fedakarlıklarda bulunan Deniz Çalışkan ve Murat Sabuncu'ya gönülden şükranlarımı sunuyorum. Ayrıca, sağlığımla ilgili yakın ilgilerinden dolayı müteşekkir olduğum bütün arkadaşlarıma şu müjdeyi verebilirim : Kalıcı olmasından endişe ettiğim neşelenmeye müsait ruh halim geçti; yani endişeye mahal yok, her şey normal.
İbrahim Çulhaoğlu
Yorum Gönder