26 Mayıs 2010 Çarşamba

ŞÜKÜRLER OLSUN CESUR OYNADI

Takım kadrolarını kurma işlerini eline alan Cengiz ÜSTÜNEL'in ilk zaferine ulaşmış oldu. Kendisini ve takım arkadaşlarını dün akşam gösterdikleri mücadeleden dolayı tebrik ediyorum. Ne oldum dememeli, ne olacağım demeli sözü dün akşamın tam olarak özetiydi. Kendilerini Metin'ide araya katarak Bermuda Şeytan Üçgeni olarak maç öncesinde tanımlayan Özcan ve Murat, bu mücadeleden sonra olsa olsa ancak "Müsellesin" çizgisi olarak anılabilirlerdi. Sana ne gerek kardeşim, giy bemudanı sen topunu oyna. Mücadele et ve  kazan. Sonrada adamlar milli olur konuşurda konuşur. Hem "Milli Olmak!" önemlidir. Milli olmamıza vesile olanları her zaman minnet ve şükranla anmamızda fayda var diye düşünüyorum.

Bu arada maç iki takım arasında karşılıklı gollerle sürerken, Tamandualar adam markajı ve paylaşımda yaşadıkları sorunlar nedeniyle hem skor olarak hemde oyun olarak geriye düştüler. Aslında geriye düşmenin nedeni sadece savunmada yapılan yanlış değildi, Karıncalarda son derece iyi oynayarak galibiyeti hak ettiler. Özellikle Ergün EYÜBOĞLU ve Şükrü CESUR takımları adına fark yarattılar. Bu arada takım oyununa Erdinç, Deniz ve İbrahim'de son derece katkı yaptılar. Deniz ve Şükrü'nün penaltı atışlarında, Tamandualar joker kullansalar bile netice alamadılar. Penaltılar son derece güzel ve etkili vuruş sonrası golle neticelendi.  Özgün ve Cengiz'e bir parantez açmak gerekirse, bireysel yeteneklerini sergileyerek takımına katkı yapmaya çalıştılar. Geçtikleri adamları karşılarına alarak bir daha geçtiler bir daha geçtiler. Hal böyle olunca da başta Cengiz olmak üzere, Ergün ve Erdinç soyunma odasına gelerek "Güzel bir maç oldu, iyi akşamlar arkadaşlar" mesajını bizzat ilettiler.

Tamandualar adına fazla söylenecek bir söz bulamıyorum. Ama sportmence mücade ettiler. Kendilerini canı gönülden kutluyorum. Dün akşamın en önemli yanlarından biride iki penaltı kararını veren Cengiz'in bundan sonraki maçlarda da aynı bonkörlüğü göstermesini diliyoruz.

Sevgisiz ve futbolsuz kalmayın.

Özcan DÖNMEZ

12 Mayıs 2010 Çarşamba

FUTBOL NEYE BENZER

Sezon sonu yaklaştıkça bazı arkadaşlarımızda bir yılgınlık bir aymazlık bir sorumsuzluk başladı sanki. Belki bana öyle geliyorda olabilir. Ama sezon sonlarına doğru birazda normal karşılamak gerekir. Futbol oynarken kötü oynayabilirsin ama kötü koşamazsın. Sahaya çıktığın zaman sonuna kadar mücadele etmezsen kazanamazsın. Bu kazanmayı skor olarak algılamamak gerekir. Kazanmak sahada verilen mücadele ile mümkün olmaktadır.

İki yılın sonuna geldiğimizde bir hayli yol aldığımızın farkına varmış olmalısınız. Artık koşarken sakatlanan arkadaşımız yok aramızda. Futbol ne kadar takım oyunu olsada, kaytaran arkadaşlar hemen gözümüze batıyor. Bunların yanında oyun anlayışını bir üst seviyeye çıkaran arkadaşlarımızıda ihmal edemeyiz. Aramızda son derece iyi niyetli ve amatör ruha sahip arkadaşlar da her zaman olacaklar.  Biz kendine has bir futbol takımıyız ve farklı özelliklere sahip arkadaşlar ile ortak paydada buluşmuşuz. Tıpkı "Ulus Devlet" gibi. diyelim ve konuyu bağlayalım.

Dün akşam Tamandualar iyi mücadele ederek haklı bir galibiyet aldılar. Karıncalar ellerindeki kadronun kadir kıymetini bilemediler ve boynu bükük olarak sahandan ayrılmak zorunda kaldılar.

Tamandualar:
Özcan *** Cengiz **** Murat *** Ergün *** Alirıza **** Murat Üstad*** İbrahim ***

Karıncalar
Erdinç ** Metin ** Kürşad ** Şükrü *** Şehzat *** Alirıza Üstad *** Özgün **

Maçın gidişatını belirleyen iki adam vardı sahada biri Cengiz ÜSTÜNEL biride Alirıza KAR'dı. İkiside kendi performanslarının üstüne çıkarak dört yıldızlık oyun oynadılar gerçi biraz daha paylaşımcı olabilseler takımları adına daha anlamlı katkı yapabilirlerdi. Tamanduaların dün akşam mücadele etmeyen adamı yoktu. Özcan asistlariyle ön plana çıktı. Yorulana kadar iyi mücadele etti. Ergün, İbrahim, Murat ve Murat Üstad ortalamanın altına düşmediler. Murat üstüne gelen her şuttan sonra sanatı ve sanatçıyı koruma güdüsüyle endişelerimiz oluşsada, neyseki maçı kazasız ve belasız bir şekilde bitirdik.

Karıncalarda ise, Erdinç, Metin ve Özgün ortalamanın altında oynadılar. Dolayısıylada bizden ancak birbuçuktan iki yıldız alabildiler onuda kanaat kullanarak ikiye tamamladık. Şükrü, Alirıza Üstad ve Şehzat ortalama bir oyunla bizden üç yıldızı kanaat kullanmadan aldılar. Karıncalarda beni biraz hayal kırıklığına uğratan Kürşad oldu. Pozisyon almada ve zamanlama konusunda hata yapınca yıldız sayısı ikide kaldı.

Dün akşam çok güzel gollerle beraber çok komik (acı) gollerde oldu. Alirıza Üstad halı sahada kafayla gol atan oyuncular arasına kendini yazdırdı. Buradan konuyu nasıl bağlayayım diye düşünürken "Hoca sorar futbolcusuna, Neden kendi kalene gol attın? Oyuncu cevap verdi. Lanet olası kalelerin hepsi birbirine o kadar çok benziyor ki!.. " diyelim ve konuyu bağlayalım.

İkisinde de pozisyon zenginliği esastır.
İkisinde de çamurlu ortam sevilmez.
İkisinde de motivasyon neticeyi etkiler.
İkisinde de çocuklar problem olur.
İkisi de şifreli kanaldan yayınlanır.
İkisini de duş paklar.
İkisinin de magandası çekilmez.
İkisinde de ofsayta düşülür.
İkisinde de 'ilk kez milli' olunur.
İkisinde de frikik vardır.
İkisinin icrası için de tesis gereklidir.
İkisi de nadiren ertelenir.
İkisinin de profesyoneli köşe olur!
İkisinde de belli bir yaştan sonra jubile gereklidir.
İkisi de ısınma hareketleri gerektirir.
İkisinin de paralı yapılanında menajerlik sistemi vardır.
İkisinde de sakatlık riski vardır.
İkisinde de arkadan müdahele ceza gerektirir.
İkisinde de deplasman korkusu yaşanır.
Tek bir farkla, futbolda elle oynamak yasaktır, diğerinde serbest.
Yukarıdaki ip uçlarını değerlendirerek Futbolun neye benzediğini bulabilirmisiniz?

Futbolsuz ve sevgisiz kalmayın.
 
Özcan DÖNMEZ

5 Mayıs 2010 Çarşamba

SANATA VE SANATÇIYA DESTEK

Geçen hafta Metin MERT'in sanat ve sanatçıya verdiği destek sonucu kadro dışı kalan Murat SABUNCU'nun oynama isteği Cengiz ÜSTÜNEL'in yüreğini sızlatınca, takımlar yediye-sekiz olarak sahaya çıkmak zorunda kaldı. Şehzat SÜMER'in sakatlanma bahanelerinden sonra şimdilerde oluşmaya başlayan hastalık bahaneleride bu işin tuzu biberi oldu. Sazı eline alan Cengiz ÜSTÜNEL kendine has tekniklerle kadro belirleme işini tek başına gerçekleştirdi.

Sekizler:

Özcan *** Erdinç *** Alirıza Kar *** Murat Sabuncu ** Kürşad Akyürek ** Alirıza Üstad ** Mücahit ** Gökhan **

Yediler:

Cengiz *** İbrahim *** Ergün *** Metin ** Özgün ** Murat *** Şükrü ***

Sekizler oyuna kötü başladılar ve sürekli olarak bireysel hatalarla gol yediler. Bu arada sekiz kişi oynamayı dezavantaja dönüştürme başarısını tabiki gösterdiler. Mücahit, Alirıza, Kürşad, Gökhan, Murat Sabuncu ve Alirıza Kar'ı ikram konusunda pek konuk sever gördük. Onların defansta ve defanstan çıkma anında kaptırdıkları toplar ve pas tercihleri oyunun ve sonucun şekillenmesinde en önemli etken oldu. Tabiki yedilerin özverili ve pas üzerine kurulu oyununu küçümsediğimizden değil. Yediler son derece akıllıca oyunla topu ayağa oynamaya çalışarak eksik oynamanın dezavantajını yaşmamaya çalıştılar. Bu duruma sekizler "zaten sekiz kişiyiz birisi benim yerime koşar" diyerek katkı yaptılar.

Dün gecenin fark yaratanları arasında Alirıza Kar, Cengiz Üstünel ile birazcıkta Erdinç yer aldı. Akşam güzel goller atıldı. Bunlar arasında Erdinç, Alirıza ve Şükrü'nün penaltıdan attığı golü ilk sıralarda saymak gerekir.

Sekiz kişi oynayıp beraberliğe sevinmek bile güzel.

Sevgisiz ve futbolsuz kalmayın.

Özcan DÖNMEZ