Futbol gerçek basit bir oyun mudur? Bu soruya iki türlü cevap verilebilir. Birincisi sadece uyutulmak istenen halkı uyuşturmak ve başka işlere kafa yormalarını engellemek için mi? Yoksa futbol mantığı olarak oyunun gerçek anlamda basit bir oyun olduğunu bilmek mi? Birinci husus bizim ilgi alanımızın dışında olduğu için bu alana girmeyeceğiz. Ama ikinci cevabı kendimizce biraz dilendireceğiz.
Futbolu basit bir oyun olarak mı algılamak gerekir, yoksa gerçekten üzerine saatler, günler ve hatta haftalar sürecek kadar konuşulan stratejik bir oyun olarak mı görmek gerekir. Bu konu sanırım hiç tartışma gündeminden düşmeyecek gibi görünüyor. Hepimizin bilinç altında Rıdvan’ın, Hakan’ın, Sergen’in veya diğerlerinin yerinde olma duygusu yatıyor olabilir. Haftanın maçlarını izler ve sonrada başlarlar geyik muhabbetine. Tabiri caizse herkese giydirir. Bu kadroyla mı oyuna başlanır, bu taktikle mi oynanır, bu oyuncular mı değiştirilir gibi, deha edasıyla eleştirilerde bulunurlar. Bazen daha da ileri giderek, kulüp yönetimlerine, futbol federasyonuna ve onun kurullarına da zaman zaman dokundurarak kendilerini gündemde tutmaya çalışırlar. Üstelik bu işler içinde üstüne para alırlar. “Bundan iyisi Şamda kayısı” tam onlar için söylenecek ata sözüdür. Birde hanımların spor ve hatta futbolun içinde olmalarıyla, bu geyik muhabbetleri çoğumuz için özendirici hale gelmeye başladı bile.
Evet arkadaşlar her zaman dile getirdiğim gibi futbol gerçekten basit bir oyun. Felsefemizi bir kez daha hatırlayalım. “Al Gülüm Ver Gülüm” Bu konuyu hem eskilere hem de aramıza yeni katılan arkadaşlara bir kere daha hatırlattıktan sonra birazda dün akşamı değerlendirelim.
Sekiz Aralık’ta Tamandualar sadece bir maç kazandılar. Muhtemelen daha çok maç kazanacaklar. Ama amacımız sadece “kazanmak” değil, “paylaşmak” denen kültürü benliklerimize işlemek. Bu konuyu da “Sevgi ve Bilgi Paylaştıkça Büyür” diyerek konuyu bağlayalım. Bir hatırlatmada benden. Türkiye futbolda İspanyayı eleyerek 1954 Dünya Futbol Şampiyonası'na katılmaya hak kazandı ve G.Koreyi 7-0 yenmişti.
Tamandualar:
Özcan *** Metin ** Şehzat *** Murat *** Adem *** Ergun *** Özgür***
Karıncalar:
Cengiz ** Alirıza Üstad ** İbrahim ** Deniz ** Erdinç *** Mücahit ** Alirıza**
Ben hep söylerim maçlar masa başında kazanılır diye. Bunu iki türlüde anlayabilirsiniz, tercih sizin. Cengiz kardeşim kadro oluşumunda inisiyatifi elinde tutarak işe başlamasına rağmen yine kaybetti. Çünkü amacı kazanmaktı. Ama Tamandualar her zamanki anlayışları sürdürerek paylaşmayı hedeflediler ve doğal olarak hem paylaştılar hemde kazandılar. Şehzat kadrolar belirlendikten sonra, "Özcan bey takıma birkaç tane genç alalım" diye feryat etsede bu girişiminden netice alamadı. Ama bence Cengiz'in tek hedefi vardı. Yaşar’ı Tamandualara takımına yamayarak netice elde etme çabası boşa çıkmış oldu. Aslında maç sonucunda bu durumu konuşma aralarında itiraf etti.
Teknik analiz yaparak sizleri çok sıkmak istemiyorum. Ama bazı konulara gelecek adına değinmeden geçemiyeceğim. Birincisi hemen hemen herkeste bir “Kondisyon” probleminin var olduğu. İkincisi “Al Gülüm Ver Gülüm” felsefesi çerçevesinde daha paylaşımcı olmaya çabalamak. Üçüncüsü de “Haddini Bilmek” Ancak bu üç hususu belli bir noktaya getirebilirsek bu işin tadını çıkarabiliriz.
Öncelikle yeni aramıza katılan arkadaşlara Bloğumuzun web adresini edinmelerini ve sitemizde tur atmalarını öneriyorum.
Ergun: Fiziği futbol oynamaya bir zamanlar müsait olmasına rağmen hala bir şeylerin var olduğunu herkese hissettirme gayreti içindeydi. Kondisyonunu arttırdığı takdirde aranılan oyuncu olmaya aday olabilir.
Mücahit: Gençliğinin verdiği enerji ile ben futbol oynadım edası ve çalımlarıyla sahada dolaştı.
Alirıza: Halbuki biz onun fiziğine bakınca pire misali, pır pır bir oyuncu olduğunu düşünmüştük. Ama hala o ümit içindeyiz.
Hepinize aramıza hoş geldiniz diyor ve tüm ekibe sağlıklı bir sezon diliyorum. Bu arada bizi izlemeye gelen Döne ÇALIK’a ayrıca teşekkür ediyoruz. Futbol seyircisiz olmuyor diyerek konuyu bağlıyorum.
Gecenin enlerini belirmek biraz zor oldu ama yinede affınıza ve hoş görünüze dayanarak;
Hayal kırıklığı : Cengiz
En çok koşanı : Mücahit
En yalancı koşanı : Metin
En isyankarı : Erdinç
En güzel gol : Özcan
En çok topla buluşan : Cengiz
En çok top ezen : Cengiz
En bitkini : Alirıza Üstad
İstikbali olanlar : Mücahit ve Ergun
Vasatın üstü : Murat ve Şehzat
Futbolsuz ve sevgisiz kalmayın.
Özcan DÖNMEZ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder