24 Şubat 2010 Çarşamba

DOSTLUK KAZANSIN

Karıncalar: 4

Cengiz Üstünel *** Metin Mert ** Alirıza Çataldağ *** Alirıza Şahiner ** İbrahim Çulhaoğlu *** Murat Sabuncu *** Mücahit Öztürk ***

Tamandualar: 4

Murat Seyhan *** Özcan Dönmez ** Şehzat Sümer *** Deniz Çalışkan *** Kürşat Akyürek *** Ergün Eyüpoğlu ** Erdinç Türker **

Bu maç değerlendirmesine yıldız tablosu yaparak başlamak istiyorum. Sanmayın ki takım kadrolarına ve yıldız dağılımına bakıldığında herkes iyi oynadı. Aslında denk kuvvetlerin mücadelesi olacağı ekürilerin belirlenmesinde belli olmuştu. Alirıza Üstad, İbrahim’inde yanında yer almasıyla kendine güveni gelmiş ve DTS’nin en iyi defansı olduğu iddialarını ortaya koymuştu. Belki birazda haklılık payı vardı. Ancak, oyunun ilk yarısında dört gol yediklerinde beklide büyük lokma ye büyük laf etme demiş olabilir. Tamandualar, oyunun ilk bölümünde attıkları goller ve ortaya koydukları oyun itibarıyla erken rehavete kapıldılar. Oyunu hafife almanın bedelini ikinci yarıda gol atamayarak ödediler. Aslında sadece hafife alma değildi ikinci yarı mahkum oynamalarının nedeni. Bloklar arasında mesafenin açılmasıyla, Karıncalar daha çok boş alanlar buldular ve etkin olmaya başladılar. Tamandualar takımının bazı oyuncularında alan paylaşımı, bazılarında moral motivasyonu ve bazılarında da organizasyon eksikliği vardı. Yenilen goller, rakibe göre sayısal olarak fazla oldukları zamanlarda oldu. Skor üstünlüğü olduğu dönemlerde özellikle (4-1) den sonra hücumda çoğalamamalarının ve şut atmamanın bedelini yukarıda dediğim gibi mahkum oynayarak ödediler. Özellikle kendilerinden beklenen performansın altında oyun sergileyen Özcan, Erdinç ve Ergün oyunun bu şekilde gelişmesinin temel aktörleri oldular. Diğer takım arkadaşları her zamanki performansları ile göz doldurdular. Ama Murat Üstadadın biraz daha özgüven ve fiziki dirilikte mücadele ettiğinde, oyununu bir üst sınıfa çıkarmış olacağı kesin gibi gözüküyor. Kürşat’ın yaptığı kritik müdahaleler beklide oyunun gidişatını etkileyen en önemli hamlelerdi. Bir diğer önemli hususta Şehzat’ın liberodaki performansıydı. Her geçen gün daha etkili oynamaya başlamasını alan savunmasıyla destekler ve diğer arkadaşlarını da yönlendirirse, Şehzat ve Alirıza Üstad oluşan yeni bir eküri tescil edilmiş gibi gözüküyor. Deniz her zamanki gibi terinin son damlasına kadar koştu, çabaladı ve mücadelesini de bir golle süsledi.

Oyunun ikici bölümünde roller değişmiş, orta sahayı dahi zor geçen Karıncalar sağlı sollu ataklarla Tamanduaların kalesini ablukaya aldılar. Ancak bu ablukanın etkinliği ve üretkenliği konusunda sorunlar yaşadılar. Herkes uzaktan şut atıyor ve gol atma sevdasıyla adeta “Allah Allah” nidalarıyla saldırıyordu. Bu arada Alirıza Üstad kaçan goller sonrası adeta saçını başını yoluyordu. Ara arada hücuma destek verse de yeteri kadar üretken olamadı. Tandem oynadığı takım arkadaşı İbrahim’in ise orta sahayı geçtiğini gören olmadı. Metin ve Mücahit’in kendi sahalarına gelerek top almaları ve oyunu kurmaları hücum etkinliklerini had safhaya çıkardı. Birde buna derinlik yapmak zorunda kalan Kürşat eklenince karıncalar son derece rahat hücum başlattılar. Attıkları gollerdeki pas sayısına bakıldığında paylaşmanın olmadığı ve daha çok bireysel beceri ve bencillik üzerine olduğu görülecektir. Beklide Karıncaların dün akşam ki en büyük eksikliği yeteri kadar pas yüzdelerini istenilen seviyeye getirememeleriydi. Attıkları şutların kaleyi bulmamasını Tamanduaların şansı olarak değerlendirseler de, temel eksikliğin gol yapma becerilerindeki eksiklik olduğu görülecektir. Bu arada kale direklerinden dönen toplar konusunda spekülasyon neticesinde kaç topun direkten döndüğü konusu tespit etmek mümkün olmamıştır. Dün gecenin en göze batan oyuncusu şüphesiz ki Cengiz’di. Hem koştu hemde paslı oynamaya çalıştı. Sanırım bir hafta öncesi gecenin hayal kırıklığı ödülünü alan Cengiz kendini temize çıkarma çabası içindeydi. İbrahim’i biz kalede çok başarılı olarak görmüştük. Keşke kalede devam etseydi. Metin bu maçta ara ara yalancı koşular yaparak vasatın altında bir performans sergiledi. Mücahit ilk defa ve yarım devre olmak üzere beklenen performansa yaklaşarak ilerisi için umut vermeye başladı. Alirıza Üstadın savunmadaki görev anlayışı beraber İbrahim’le yaptığı ikili sıkıştırmalar, özellikle Özcan’ı etkisiz hale getirmekte etkili oldu. Alirıza takım oyuncusu olduğunu bir kez daha gösterdi. Beklide sahanın en fazla koşan oyuncusuydu. Murat Sabuncu kalesinde devleşerek, Karıncaların galibiyetinde görünmez kahramandı. Tebrikler Murat.

Sonuç olarak, maç öncesinde bu maçın beraber bitme ihtimali takım kadroları itibarıyla yüzde atmıştı. Takımların galibiyet ihtimali yüzde yirmişerdi. Maç içinde gel gitlerle galibiyet her iki takım içinde geldi gitti. Ama maç sonucu berabere bitince ne şiş yandı ne kebap. Her kes kendine göre haklıydı, çünkü kimse kaybetmemiş ve DOSTLUK kazanmıştı.

Sevgisiz ve futbolsuz kalmayın.

Not: Anketlerdeki adaylar takımların berabere kalması nedeniyle belirlenmiştir.

Özcan DÖNMEZ

17 Şubat 2010 Çarşamba

DENİZ VE ŞÜREKASI


Nereden başlasam bilemiyorum. Ergün'ün saplantı haline gelen kadro fantazisimi, Deniz'i ulvi bir amaç için serberst bırakmamamız mı? yoksa Cengiz'in son dakikada sahada yaptığı kadro değişikliği mi? Belkide geceye damgasını vuran Cengiz'in arabasının camının kırılarak çantası ve cüzdanının çalınmasıydı.

Öncelikle futbolun temel felsefesinin ne olduğunu bir kez daha hatırlatarak başlamak istiyorum.Arkadaşlar, futbol son derece basit bir oyundur. “Al Gülüm Ver Gülüm” veya biraz daha teknik bir ifadeyle “en kısa yoldan en boş olan arkadaşına pas verme” diye özetleyebiliriz. Herkesin kulağına küpe olması dile ile …

Ey karıncalar, Yediler, Jediler veya Yedi uyurlar, kulağınızı açıp ne olur dinleyin, beni bir daha yazmak zorunda bırakmayın. "Bazı işler vardır, devamlı kendisini tekrarlar  Her gün, bir öncekinin aynısıdır. Aslında bu bir doğa döngüsüdür bildiğiniz gibi, Aynı şartlar altında aynı şeyler yapılırsa, aynı sonuçlar alınır. Eğer bir gün gelirde, aynı şeyler yapıldığı halde aynı sonuçlar elde edilmezse mutlaka şartlar değişmiş olmalıdır.” O zaman, mantığınızın hemen harekete geçip şunu sorması gerekir: "Ne değişti ki ?

Pazartesi günü başlayan kadro fantazisindeki ısrar aşağıdaki gibi şekillenince, karıncalar takımının bazı oyuncuları "nihayet bu iş tamam" veya "boylarının ölçüsünü aldılar" gibi edayla iki gün dolaşsalarda, boylarının ölçüsünü aldılar. Ama hala bunu bir futbol şansı olduğu düşünen arkadaşlarda vardı. 

Tamandualar: 6

Özcan *** Murat Üstad *** Şehzat *** Alirıza *** Murat Sabuncu *** Metin *** İbrahim ***

Karıncalar: 4

Erdinç ** Kürşad ** Özgün ** Ergun ** Cengiz * Mücahit * Alirıza Üstad **

Cengiz'in son hamlesi olan Murat Sabuncu - Özgün değişikliği karıncalar takımının galip gelmesine yetmedi. Karıncalar bir şeyi unutuyorlardı. Mücadele, organisazyon ve strateji yönünden yeteri kadar ön plana çıkamadılar. Halbuki Tamandular "hadlerini bilerek" oynadılar. Neticede haklı bir galbiyet aldılar. Bu gün oyuncular üzerinde fazla durmadan genel bir değerlendirme yapmak istiyorum. Karıncalar sahada için organizasyonu beceremedikleri için, bireysel olarak netice almaya çalıştılar. Tabiki bunun başarılı olma şansı çok azdı. Onlar "hadlerini bilme" konusunda yeteri kadar gerçekci davranmadılar. Ayrıca mücadele yönünden de Tamandualara ayak uyduramayınca kaçınılmaz son vuku bulmuş oldu.

Takımlar sahada bu mücadeleyi yaparken affını isteyen Deniz, yanına Emine, Yıldız ve  bir zamanlar Denetmen Sultan'ıda alarak Asmalı Mescid "Pi Kafede" derin bir muhabbedi yiyerek ve içerek süslüyorlardı. Revamıydı bu. "Giden var, gidemeyen var, içen var, içemeyen var."

Şehzat ve Murat Sabuncu'ya bir parantez açmak istiyorum. Birinin kaledeki performansı, birininde solbekdeki performansı inanılmaz derecede rakip lehineydi. Bu arkadaşlara rağmen galip gelmekte ayrıca bizim galibiyetimizi daha anlamlı hale getirdi. Ama Şehzat'ın oyunun diğer bölümlerine yaptığı katkı üç yıldızlıktı ve bunuda belirtmek gerekir. Murat'ın top yuvarlama konusunda biraz yol almasının artık zamanı geldide geçiyor.


Özcan, Metin ve Murat Üstad ortalama performans sergileyip iyi mücadele ettiler. Şutları kötü ve bazende fantazi ppeşinde koştular. Alirıza dün gece daha bağımsız ve baskı altında olmadan oynadı.Ama hala son vuruş ve tercihlerinde daha seçici ve yaratıcı olmalı.


Özgüveni yerine gelmiş bulunan İbrahim son derece başarılı bir oyun çıkardı. Yaptığı kritik müdahaleler oyun gidişatını etkileyek müdahalelerdi. Bravo İbrahim.


Rakip takımı dün gece için bireysel değil ama takım olarak eleştireceğim. Mücadele, organisazyon ve strateji eksikliği çok barizdi. Yeteri kadar tehlikeli pozisyon üretmediler. Çakma Fener Bahçe misali çok pas yaptılar. Enteresan olan şey çokta çalım yapma girişimleriydi. Top kayıplarında tavan yaptılar. Sahayı paylaşma konusunda sorunları vardı. Eğer yeteri kadar koşmuş olsalardı bu sorun ortaya çıkmayacaktı. Belki acı ama gerçek olan "creative" oyuncu bulunmamasıydı.


Tam bu sıralarda mekan değiştiren deniz ve şürekası melekler kahvesinde kahvelerini yudumlarken, Cengiz kardeşimizi yalnız bırakmayanlar Karakol önünde hayat üzerine konuşmaya başlamışlardı.

Gecenin değerlendirmesini bireysel anlamda yapmak amacıyla yine anketlerimizi sizlerin oylarına sunarak, daha katılımcı bir netice almayı hedeflemekteyiz. Lütfen anketlerimize oy verin diyerek konuyu bağlamak istiyorum.


Cengiz kardeşimize geçmiş olsun diyor ve hem hırsızlık olayını hem de dün geceki kadro fantazi denmelerini "bir nusubet bin nasihattan iyidir" diyerek bağlamak istiyorum.


Futbolsuz ve sevgisiz kalmayın.


Özcan DÖNMEZ

10 Şubat 2010 Çarşamba

NEREDE BU TAKIMIN GERİSİ

                 Bizler maç yazısını Murat Seyhan, Erdinç Türker ve Ergün Eyüpoğlu’ndan beklemenin boşa olduğunu aradan biraz zaman geçtikten sonra anlamış olduk. Ama böyle bir duruma hazırlık olsun diye alternatif köşe yazımızı kaleme alarak bir köşede bekledik. Anladık ki arkadaşlar hem yazmanın hem de mağlubiyetin etkisiyle bir şeyler yazacak halde değillerdi. Haklıydılar. Eküri sistemini bozarak yeni bir kadro yapacaksın. Hem de geçen haftadan ders almadan ve yeni fanteziler peşine düşerek. Birde sahada yeteri kadar mücadele etmeyeceksin ve yenileceksin. Üstüne üstlük birde köşe yazısı yazacaksın. Ben anlıyorum arkadaşları. Arada bir benimde başıma geldiği için. Zordur yazmak. Neyse arkadaşları zorda bırakmayalım ve alternatif köşe yazımızı sizlerle paylaşalım.

Öncelikle takım kadrolarını ve yıldız durumuna bir göz atalım.

Yediler:
Cengiz Üstünel ** Murat Seyhan * Ergün Eyüpoğlu * Adem Yüksel * Kürşat Akyürek * Erdinç Türker * İbrahim Çulhaoğlu *

Naviler:
Metin Mert **** Özcan Dönmez*** Şehzat Sümer *** Deniz Çalışkan *** Gökhan Toprakiş *** Özgün Eyüpoğlu *** Alirıza Şahiner ****



Yıldız tablosuna bakınca, Yediler üzerinde Rusya üzerinden gelen bulutlu havanın hakim olduğu ve gökyüzünün görünmediğini, ama Navilerin yaşadığı coğrafyada ise havanın açık ve gökyüzünün pırıl pırıl olduğu anlaşılmaktadır.
Bir parantezde Metin kardeşimize açmak istiyorum. Son iki haftadır bir yükselişte olduğu kesin ama biraz daha paylaşımcı olduğunda daha da başarılı olacağını düşünüyorum. Hele attığı kafa golü hem hazırlanış hem de bitiriliş açısından son derece güzeldi. Ve gecenin golü olarakta tescil ediyorum. Bu arada kendimi de gecenin asist kralı olarak ilan ediyorum.

Bir diğer hususta, liberodaki yerini perçinleyen Alirıza. Her geçen gün üstüne koyan ve futbolunu kondisyonu ile beraber ileriye götüren arkadaş. Tebrikler Alirıza.

Deniz uzun zaman sahalardan uzak kalmasına rağmen, kendinden beklenmeyen bir performans göstererek herkesi şaşırttı. Attığı goller attığı deparların karşılığıydı. Helal olsun sana Deniz.

Yediler arasında göze batan oyuncu görünmemekle beraber, üstünü başını yırtıp “nerene bu takımın gerisi” diye çırpınan arkadaşların sesleri hala kulaklarımda çınlıyor.

Aramızdaki güreşçi ve pijama kıyafetli arkadaşlarımızı da futbolcu tipine dönüştürebilirsek görsel olarak ta futbol takımına benzemeye başlayacağız.

Bana göre en önemli hususlardan biride kalecilere acımasızca atılan şutlar. Sanki karşıda düşman varmış! gibi. Nedir bu hırs. Nedir bu acımasızlık. Önce sağlık diyelim ve bu konuyu da burada bağlıyalım.

Sevgisiz ve futbolsuz kalmayın.

Özcan DÖNMEZ

9 Şubat 2010 Salı

KENDİM ETTİM KENDİM BULDUM

Karadır Şu Bahtım Kara
Sözüm Kar Etmiyor Yare
Yüreğimi Yaktı Nara (Yediler Hep Bir Ağızdan, Eyvah Ey...)

Kendim Ettim Kendim Buldum
Gül Gibi Sararıp Soldum Bilmez

Yar Gönülden Bilmez
Akar Göz Yaşlarım Dinmez
Bir Kere Yüzüm Gülmez (Yediler Hep Bir Ağızdan, Eyvah Ey...)

Kendim Ettim Kendim Buldum
Gül Gibi Sararıp Soldum

Söylerim Sözüm Almıyo
O Yar Yüzüme Gülmüyo
Garip Gönlümü Bilmiyo (Yediler Hep Bir Ağızdan, Eyvah Ey...)

Kendim Ettim Kendim Buldum
Gül Gibi Sararıp Soldum

Arkadaşlar, ben geçen hafta yazmadım mı? Söyleyin Allah aşkına. "Fantezileriniz her zaman fantezi olarak kalsın" demedim mi?

Maç yazısını Murat SEYHAN, Ergun EYÜPOĞLU ve Erdinç TÜRKER'den bekliyoruz.

Ayrıntılar az sonra ...

Sevgisiz ve futbolsuz kalmayın.

Özcan DÖNMEZ

2 Şubat 2010 Salı

YEDİ UYURLAR

Saha şartları futbol oynamaya her ne kadar müsait olsa da yağmur kar ve soğuk hava rüzgarla birleşince, futbol oynamanın zorluğunu ancak sahada mücadele edenlerin anlayabildiği bir akşamdı. Bu mücadele için Arena’ya gelen ve oyuna katkı yapan, yapamayan veya yapmaya çalışan arkadaşlara teşekkür ederek başlamak istiyorum. Gerçekten zor bir akşamdı. Islanan kıyafetler, kalede oynamak zorunda olanlar, koşmayınca üşüyenler ve 50 m2 alanda oynayanlar hepsi bir mücadelenin içindeydiler. Bu akşam kimseyi eleştirmek niyetinde olmadığımız gibi koşullardan dolayı zaten haddimizde değildi.


Jediler:

Murat **** Alirıza Üstad **** Şehzat **** Erdinç **** İbrahim **** Ergun **** Kürşat ****


Naviler:

Özcan **** Cengiz **** Metin **** Mücahit **** Alirıza **** Gökhan **** Adem ****


Bu maç üzerine teknik, taktik ve kondisyon gibi hem eleştiri hem de övgü gibi bir şeyler söylemek doğru olmaz , zaten yıldız tablosundan her kesin ne kadar mücadele ettiğini görmek mümkündü.


Ama Navilerin Pandorayı kollamak üzerine yaptıkları mücadele görülmeye değerdi ve onlar gökyüzünün kralı, en yırtıcısı ve gökyüzünün efendisi olan Toruk Macto'ya sahip olduklarını gösterdiler.


Rakipleri Jediler galaksinin barış bekçileri ve yılmaz savaşçıları olarak görseler de öyle olmadıkları görüldü. Belkide bunlar “Yedi Uyurlara” benziyordu. Malumunuz üzere efsane şöyleydi, “7 arkadaş aslında Efesliydiler. Romalı askerlerin ellerinden kurtularak Efes'te Panayır Dağı'nda bir mağara buldular ve oraya saklandılar. Amaçları bir zaman burada saklanıp kendilerini unutturmaktı. Korku ve üzüntüden yorgun düşmüşlerdi. Sürekli dua ettiler. Tanrı'nın kendilerini kurtarmasını dilediler. Bu arada Efes İmparatoru saklandıklarını haber aldı. Derhal adamlarını göndererek mağaranın ağzını koca koca taşlarla ördürdü ve …” Arkadaşlar kaçarak ve saklanarak çözemezsiniz. Mücadele edeceksiniz, yılmayacaksınız, bırakmayacaksınız ve her şeyin kadere bağlamayacaksınız.


Ben “JEDİLER” yerine rakip takımın adını dün akşam için “YEDİLER” olarak değişmesini arz ve teklif ediyorum. Katılanlar katılmayanlar. Öneri kabul edilmiştir. Diyerek konuyu bağlıyorum.


Fantezilerinizin her zaman fantezi olarak kalması dileği ile …


Sevgisiz ve futbolsun kalmayın.


Özcan DÖNMEZ

1 Şubat 2010 Pazartesi

JEDİLER. NAVİLER VE TORUK MACTO


Kes kopyala yapıştır üzerine bir tartışma, hele bu AVATAR filminin hasıla rekoru kırması üzerine aldı başını gidiyor. Çorbada bizimde tuzumuz olsun dedik, bizde kestik kopyaladık ve yapıştırdık. Tabi ki kendimizce yaptık bunları ... Biraz mizah katmak istedik, biraz heyecan tabiki en önemlisi biraz da rekabet olsun istedik.
İşte size takım kadroları ve onların hikayeleri:
Güce dayanan büyük jedi felsefesi ve onun takipçileri olan jedi'lar, binlerce yıldır kuşaktan kuşağa aktarılan bir düzenin yolcuları olup, kendilerini de galaksinin barış bekçileri ve yılmaz savaşçıları olarak görmektedirler.
Jedi'ler:
Murat, Alirıza Üstad, Kürşat, Şehzat, Erdinç, Ergün, İbrahim

Navi'ler:
Özcan, Cengiz, Metin, Mücahit, Gökhan, Adem, Alirıza

Pandora gezegeninde yaşayan Na’viler, Şamanlar ve Aborjinler gibi doğadan aldıkları güçle yaşayan kavimler gibi ve yaşadıkları yer de Salvador Dali resimlerini aratmayacak derecede sürrealistmiş*… Doğanın yalın halinde ve kutunun üzerinde yaşarken, kendilerini galaksinin barış bekçileri ve yılmaz savaşçıları olarak görenlerin tacizine maruz kalırlar. Bu tacizi de Pandorada yaşayanlar mutlu olacaklar diye yutturmaya kalkınca olanlar olur.


Pandora’da gökyüzünün kralı, en yırtıcısı ve gökyüzünün efendisi olan Toruk Macto'ya sahip olan Navi'ler bakalım kendi gezegenlerini koruyabileceklermi?

Sevgisiz ve futbolsuz kalmayın.

Özcan DÖNMEZ
*Aklın, geleneklerin, alışkanlıkların denetiminden uzak, bilinçaltı gerçeklerini yansıtan yani bilinen gerçekle bağını kesip kendince bir gerçek yaratmak amacını güden edebiyat ve sanat akımıdır.